İsminin başında ‘Adalet’ olan bir parti, adaletsizliğin kitabını yazıyor adeta. Seçimler için devletin tüm genel ve yerel olanakları seferber edilirken, Cumhurbaşkanı bir yandan, Başbakanı diğer yandan, milletvekili adayları da öte yandan seçimlerde daha fazla oy alabilmek uğruna yapmadıkları haksızlık ve hukuksuzluk kalmıyor.
Cumhurbaşkanı elinde Kur’an ile mitingler düzenliyor. Başkan olabilmek için AKP’ye oy isterken, ‘ben tarafsızım’ diyerek insanların aklıyla resmen dalga geçiyor.
Başbakanı mitinglerde sadece muhalefet partilerinin projelerini eleştiriyor. Çünkü söyleyeceği hiçbir şey yok! Muhalefeti eleştirirken de, hiçbir gerçekçiliğe uymayan ifadelerle insanları kandırıyor.
Milletvekili adayları artık akıllara durgunluk veren yöntemlere başvuruyorlar. Kocaeli milletvekili adayı bir hanımefendi, bir caminin içine masa ve sandalye hazırlatmış resmen caminin içinde cemaatten oy istiyor!
Dinin bu kadar siyasete alet edilmesi, din üzerinden insanların bu kadar açıkça sömürülmesi ne siyaset etiğine uyar ne de ahlaka.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan artık hiçbir proje konuşmuyorlar. Tek yaptıkları, muhafazakar ve milliyetçi seçmenin kafasını karıştırmak için çeşitli algılar yaratmak.
Çanakkale şehitleri ve İstanbul’un Fethi reklamlarını izlerseniz ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız.
AKP’liler her buldukları fırsatı –etik değerleri umursamadan- kullanmak istiyorlar. Bugün Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin konut projesiyle ilgili Bakan Fikri Işık’ın da katıldığı toplantısında bile AKP İl başkanı kendisine nezaketen verilen söz hakkını, siyasi şova dönüştürerek, cemiyet yönetimi olarak bizi de zor durumda bıraktı!
Sonuç olarak, AKP 7 Haziran seçimlerinde büyük bir şok yaşamaktan o kadar korkuyor ki, siyasetin etik değerlerini yerle bir etmekten kaçınmıyor.
En tehlikelisi de, camilerin kışla, minarelerin süngü olarak kullanılmaya başlanması sanırım. Durun bir dakika, ben bu cümleyi bir yerden hatırlıyorum..!