‘Körler köyü’ diye bir hikaye vardır.
Herkesin kör olduğu, gözlerinin tamamen kapalı olduğu bu köye bir gün tek gözü olan bir gezginin yolu düşmüş. Köyde kimsenin gözü görmüyormuş ama kulakları ve burunları hassasmış, öyle anlaşıyorlarmış birbirleriyle.
Bir gün, körlerden birisi öteki körün malını çalmış. Tek gözü olan gezgin bunu görmüş ve söylemiş. Körler de, bu duruma şaşırmışlar tabi ki.
‘Sen nereden biliyorsun?’ demişler. Gezgin de, ‘gördüm’ demiş. Uzun yıllar, görme hissini unutan körler tabi ki buna inanmamışlar.
…
30 Mart yerel seçimlerinde Gebze’de AKP, yaklaşık % 50 oy ile seçimi kazandı. Seçimde en çok merak edilen bölge Beylikbağı bölgesiydi. 6 mahalleden oluşan bu bölgede her seçimde olduğu gibi bu seçimde de AKP % 70’ler seviyesinde oy aldı.
Bu bence çok önemli bir sosyolojik durum.
6 mahalleden oluşan Beylikbağı bölgesinin en önemli sorunu, kentsel dönüşüm projesi. Seçim öncesi muhalefet partilerine dert yanan, onlardan yardım isteyen ve zaman zaman belediyeyi protesto etmek için yürüyüşler düzenleyen mahalle halkının, şikayet ettiği partiye oy vermesini başka nasıl açıklayabilirsiniz?
100 binden fazla insanın yaşadığı bir bölgede, bir tane hastane yoksa…
Bir tane sinema, bir tane alışveriş merkezi, bir tane tiyatro salonu bulunmuyorsa…
Yazın tozdan, kışın çamurdan geçilmiyorsa…
Çarpık yapılaşma yüzünden bazı sokaklara itfaiye bile giremeyecek durumdaysa…
Beylikbağı’ndaki bir vatandaş Darıca’daki hastaneye gitmek için 2 otobüs değiştirmek zorunda kalıyorsa…
Ve 20 yıldır tüm bunları yapmayan bir iktidara oy vermeyi alışkanlık haline getirmişse…
Bu gerçekleri görmeyenlerin körler köyündekilerden hiçbir farkı yoktur.
CHP’li Gebze belediye meclis üyesi Dilek Tan ise, bu körler köyünde, görebildiğini ve gördüğünü söyleyen gezgindir.
…
Çakallar leş yiyerek beslenirler. Gündüzleri çalılıklarda gizlenir, geceleyin avlanırlar.
Dilek Tan’ın sosyal paylaşım sitesindeki duygusal sitemini, sözüm ona ‘bomba haber’ diye piyasaya servis edenler aslında hayal kırıklığına uğradılar.
Çünkü, körler köyündeki herkes aslında kör değilmiş! Sadece Dilek Tan kadar cesur, gözü pek, dürüst ve delikanlı olamamışlar!
Erkeklik ile adamlık farklı şeyler. Can Yücel ne güzel demiş, ‘Erkeklik cinsiyet, adamlık haysiyet işi’ diye…
Geçimini gazetecilikten değil, gazeteciliği birilerinin tetikçiliği olarak kullanıp kalemini kiralayanların dönemi bitti.
Toplumsal kokuşmuşluğun gübresinden beslenen bu kişilere, sadece bu zihniyeti kullanma düşüncesinde olanlar sahip çıkıyor!
Çünkü onlar da kişilikleriyle, karakterleriyle ve yetenekleriyle yer bulamadıkları makamları, çamur atarak kirletme telaşına düşüyorlar.
Artık, ‘bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’ döneminden, ‘bana, kullanmaya çalıştığın gazeteciyi söyle, senin nasıl bir karakterde olduğunu söyleyeyim’ dönemindeyiz!
Gazetecinin en büyük silahı kalemi değildir, dürüstlüğüdür. Yazdığı yazılardır, saygınlığıdır, takındığı tavırdır, savunduğu değerlerdir, güvenilirliğidir…
Gazetecinin en büyük silahı, parayla satın alınamamasıdır…
…
Sözün özü:
20 yıldır bu iktidarı şikayet eden ama yine oy veren bir mahalleye ‘beter olun’ demek bence iyi Dilek’tir..!