Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekilleri kavga etti ya, hani herkes onları eleştirip yerin dibine soktu ya.
O kavga edenler aslında tüm Türkiye’ydi!
Küfür ve hakaret siyaseti anında tabana doğru ışık hızıyla yayıldı.
Karşılıklı küfür ve hakaret yarışına girdiler adeta.
Bazılarının yorumları ahlak ve terbiye sınırlarını aştı.
Siyaseti geçtim, toplumun kalitesi ve edep sınırı bu mu olmalı?
Bu küfür ve hakaret siyaseti yüzünden insanlar birbirleriyle kavga ediyor, düşman oluyorlar.
Hadi vatandaşların cahilliğine verirsiniz, ya vatandaşa hizmet ettiklerini söyleyen siyasetin içinde olanlara ne demeli!
Siyasetten menfaat elde etmeyi amaçlayanlar ve bu yüzden hem tavana hem tabana kendini kanıtlamak için ahlak sınırlarını aşan ifadelerle paylaşımlar yapanlar?
En tehlikeli olanlar da bunlar.
Yaptıkları paylaşımlara bakın, korkunç!
İnsanları resmen kin ve düşmanlığa davet ediyorlar, küfür ve hakaret ile insanları resmen birbirine düşman ediyorlar.
Sizin göreviniz halka hizmet etmek ve şehrin sorunlarına çözüm üretmek mi yoksa küfür ederek insanları birbirine düşman etmek mi?
Eskiden siyasi parti liderleri bir araya gelebiliyorlardı. Şimdikiler birbirine düşman, partililer de birbirine düşman!
Yazık, gerçekten yazık…
Siyasetteki bu yozlaşmaya ne yazık ki gazeteciler de eklendi. Yazdığı habere güveneceğiniz gazete ve gazeteci sayısı her geçen gün azalıyor.
Onlar da menfaat uğruna kendilerini siyaset sofrasında bir yerlere oturtmuşlar, beslenip duruyorlar!
Bunlar yüzünden, bir gazeteci eleştiri yaptığında ne yazık ki hemen ‘muhalif’ damgası yiyor.
Muhaliflik gazeteciliğin özüdür. Gazeteci elbette eleştirecek ve yanlışları ortaya çıkaracak.
İlan listelerinden çıkarırlarmış, çıkarsınlar!
Kitap fuarlarına çağırmazlarmış, çağırmasınlar!
Bugüne kadar aç kalmadım, bundan sonra da kalmam. Çok lüks yaşama ve voleyi vurma gibi hedefim hiç olmadı, olsaydı fırsat çoktu.
Biz fırsat değil haber peşindeyiz.
Geçen gün meslektaşım Enes Malkoç’un bahsettiği gibi, bazı haberler yüzünden maddi manevi kayıplarımız oluyor ama bu bizim işimiz! İnanmadıklarınızı ya da yalan olduğunu bildiklerinizi yazmaya başladığınızda kalemi bırakmak en güzeli olur!
Gazeteci; kişilerin ve partilerin değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, ‘Basın, milletin müşterek sesidir.”
Başkalarını bilemem ama ben bu ses olmaya devam edeceğim.