Pozlu makinelerle ‘idareli’ kullanılan fotoğraf makineleri ile çekilen fotoğrafların ‘karanlık odalarda ilaçlı suyun içinde, siyah-beyaz fotoğraf haline getirildiği, haberlerin kalemle kağıda yazıldıktan sonra dizgiye verildiği, gazetelerin tipo baskı ile basıldığı dönemlerden bugünlere geldik.
Artık, yeni dijital fotoğraf makineleri ile binlerce fotoğraf çekilebiliyor. Karanlık odalarda saatlerce uğraşmaya gerek yok, bir kablo ile bilgisayara aktarılıyor. Yazılar bilgisayardan diğer bilgisayarlara anında taşınabiliyor.
İnternet teknolojisi sayesinde dünyanın her yerinden anında haberdar olunuyor ve bu haberler kolaylıkla alınıp kullanılabiliyor.
Gazetecilik mesleğinde teknoloji olumlu yönde gelişti ama ahlaki ve etik değerler bir o kadar geriye gitti.
Bazılarına ne gazete demek mümkün, ne de gazeteci!
Sap ile saman birbirine o kadar karıştı ki…
Yüzsüzlük, patavatsızlık, yağcılık, tetikçilik, mesleğe ve büyüklere saygısızlık, insanları rencide etme, para ve çıkar beklentisi…
İnanılmaz boyutta…
Eskiden gazetecilik bir amaçtı. Bu mesleğin yüce amacı insanı mutlu ederdi. İnsanlara haber vermek, onlara yardımcı olmak, haberleri herkesten bir gün önce öğrenme ayrıcalığına sahip olmak…
Şimdi ise amaç olmaktan çıktı araç haline geldi. Voleyi vurma, para kazanma, rant elde etme, insanları köşeye sıkıştırma, şantaj yapma, rencide etme ve daha birçok utanç verici şeyler…
Eskiden bir gazeteci için ‘parayla haber yapıyor’ denildiği zaman küfür gibi sayılırdı. Çünkü gazetecinin işi zaten haber yapmaktı.
Ama son dönemde bazı gazeteciler yalan haber mühendisi gibi çalışıyorlar. Özellikle siyasette kişi ve kurumları birilerinin istediği ölçüde karalamak ve yıpratmak, ücreti belli tarifeler gibi işleme konuluyor.
Eğer bir kişi yıpratılacaksa, sosyal medyadaki yorumlardan ya da asılsız dedikodulardan bile ‘mış’ ve ‘miş’ eklentileriyle uydurma haberler üretilebiliyor.
Ne yazık ki bunu yapanlardan bazıları, bu işin okulu okumuş olanlar! Elbette ki okulda hocaları bunlara böyle öğretmedi ama at sahibine göre kişner atasözünü unutmamak lazım!
Artık herkes, herkesin ne mal olduğunu biliyor ve tanıyor. Öyle ki, hangi haberin ne maksatla yapıldığını bile anlar hale geldiler.
Mizah dergilerini aratmayan ve kendilerini resmen gülünç duruma sokan bu zavallılara üzülmüyorum, bu mesleğin bu hale getirilmesine üzülüyorum aslında.
Bir kişi ya da kurum hakkında yalan olduğunu bile bile yazı yazmak ve yalan haber üretmek gazetecilik değildir, ahlaksızlıktır.
Meydanı boş bulan bazı yeni yetmeler, diplomalarına güvenerek etrafa gazetecilik dersi vermeye başlamış.
Okuldaki hocalarını değil, ofisteki hocalarını dinleyen bu kişilere gazeteciliğin ana ilkelerini hatırlatmak gerekiyor sanırım.
Gazeteci, sözüne güvenilen ve yazdığına inanılan kişidir.
Gazeteci haber yazar, mışlı ve mişli dedikodular değil...
Ve gazetecinin en büyük silahı kalemi değil, dürüstlüğüdür.
Boynunda fotoğraf makinesiyle gezip, her duyduğunu yazana değil, yazdıklarına inanılan kişilere gazeteci derler.
Bir sözüm de, gazetecilerle her türlü işi olan kişi ve kurumlara…
Lütfen artık iyi ve kötüyü ayırt edin. İyi ile kötüyü ayırt etmediğiniz her gün daha fazla tehdit altında olduğunuzu bilin!
Eskiden herkese ‘ayrımcılık yapmayın’ diyordum. Sanırım ayrımcılık yapma zamanı geldi!
İyiler ve kötüler arasında...
Bundan sonra ben de ayrım yapacağım.
Bu mesleği yücelten saygın gazeteci arkadaşlarımla kol kolayım. Bu mesleğin içine eden yüzkaraları ise artık benden uzak dursun ve ayağını denk alsın!