Eskiden olsa; iş-güç sahibi, sigortası, evi-arabası olan erkeklerle evlenmek isterlerdi.
Şimdi ise, evlendiğinde ‘bakımsız’ diye dövüp sövmeyecek, boşandığında öldürmeyecek erkekler istiyorlar.
Geçen yıl 440 kadın öldürüldü.
Cinayeti işleyenlerin yüzde 45’i, öldürülen kadınların eşi, akrabası ya da ilişkisi olan erkekler.
Bu yılın ilk 10 ayında 300’ün üzerinde.
Türkiye son yıllarda kadın cinayetleri utancı içinde.
Boğazından bıçaklananından tutun da, bilekleri kesildikten sonra yakılarak öldürülenine kadar…
Sadece kadınlar da değil üstelik. Daha hayatı tanıyamadan vahşice öldürülen ve tecavüze uğrayan çocuklar.
Biliyor musunuz, bu cinayetlerde –az ya da çok- herkesin parmak izi var!
Tecavüze uğrayan nice genç kız herkesten saklarken, bu şerefsizliği yapanlar, toplum içinde hiç yüzleri kızarmadan gezmeye devam etti!
Kız kardeşlerinin yüzüne baktığında, başkalarının da aynısını onlara yapsa ne hissedeceğini hiç aklına getirmeden!
Ya çocuk pornosunda dünyada ilk sıralarda yer almak? Pardon, Müslüman mahallesinde salyangoz satmayalım en iyisi!
Çocukluktan itibaren kızları toplumda ikinci sınıf insan olarak büyütmek, büyüdüğünde de şiddeti layık görmek.
En kötüsü ne, biliyor musunuz? Cezalandırmamak.
Tecavüz ederken suçüstü yakalanıp ‘yarım kaldı’ ya da ‘bakire değildi’ diye ceza indirimi alınan memleketimde, ‘bu sapık ruhlu şerefsizler idam edilsin’ desem, toplumun utanması gereken yerine dokunduğum için ben suçlu çıkarım!
Kelimeler tükendi neredeyse.
Ama biz yine de hep birlikte çığlık atalım, ‘yeter artık’ diye.
Belki de toplumun en umursamaz yerine sıkı bir tekme olur da, herkes kendi üstüne düşen utancı alır!