Hayatımda ilk kez bir insan için köşe yazımda yardım istiyorum. Hayatımda ilk kez bir insanın çaresizliğine bu kadar yakından şahit oluyorum.
Adı Haydar.
Gebze’nin Ulus Mahallesi’nde kiralık bir evde eşi ve üç çocuğuyla birlikte yaşıyor. Bir fabrikada işçi olarak çalışıyor ve asgari ücret alıyor.
Yaşıyor dediğime bakmayın, yaşamaya çalışıyor demek daha doğru olur. Çünkü tıbben yaşıyor, ruhen ızdırap çekiyor.
Eşi beyin kanseri.
Ev işlerini bile yapamıyor. İlaç tedavisi görüyor ve steril bir odada çok dikkatli bir bakım gerektiriyor.
16 yaşındaki büyük kızı şizofren hastalığı nedeniyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi görüyor.
Bir küçük çocuğunda kemik erimesi var, bu hastalığı nedeniyle ilaç kullanıyor ve tedaviye muhtaç.
En küçük çocuğunda sedef hastalığı var. Zaman zaman ilaç kullanmak ve tedavi görmek zorunda.
…
Asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Bir yandan kira diğer yandan yiyecek-içecek, ilaç masrafları, su-elektrik, hastane derken kazandığından çok daha fazlasını harcamak zorunda kalıyor.
Sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olduğu için devletten ve benzer sosyal kuruluşlardan yardım göremiyor haliyle.
Ama kazandığı da yetmiyor!
Diyeceksiniz ki, kazandığı yetmeyen ve çok zor koşullar altında yaşayan nice insanlar var bu şehirde…
Doğru, o şekilde yaşayan nice insanlar var.
Ama maddi sorunlarının devede kulak kaldığı ve insanın içini tüketen bu hastalıklar Haydar’ı adeta çaresiz bırakıyor.
Hem maddi yetersizlikler, hem hastalıklar hem de gittikçe kaybolan mücadele gücü ve hayatın zorlukları Haydar’ı bir insanlık dramına doğru itiyor.
Çok uzun zaman önce tanımıştım Haydar’ı. Ancak uzun zamandır da hiç görmemiştim.
Kişiliği, karakteri, çalışkanlığı ve iyi niyetliliği o kadar üst düzeyde ki, böyle zorlu bir yaşamın içinde bocaladığını görmek beni gerçekten derinden etkiledi.
Dün gazeteye geldi, konuştuk.
Onu dinledikçe ve çocuklarının hastalığını anlatırken ağladıkça içimden bir şeylerin eksildiğini hissettim…
İnsanlığa dair bir şeylerin…
Günlük hayatın saçma sapan telaşlarıyla ve çoğu zaman fındık kabuğunu doldurmayacak nedenlerle uğraşırken, insanlığa dair yapmamız gereken oysa umurumuzda olmayarak atladığımız acı gerçeklerin farkına vardım biraz olsun.
Haydar’ın çilesi bizim çilemiz olmalı.
Haydar’a yardım etmeliyiz, acılarına ortak olmalıyız.
Hepimizin yakınında mutlaka bir Haydar vardır.
Eğer kendi egolarımızdan, bencilliğimizden ve günlük telaşlarımızdan biraz olsun uzaklaşırsak mutlaka göreceğiz.
Durumu iyi olan hayırsever insanlardan, Haydar için yardım istiyorum. Acılarını biraz olsun azaltmak ve yarınlara biraz olsun güvenle bakabilmek adına bu duyarlılığı gösterecek olanlara şimdiden teşekkür ediyorum. (Haydar’a yardım etmek isteyenler 0539 509 17 62 numaralı telefondan ulaşabilirler.)