Dün hiç üşenmedim.
Bugüne kadar CHP ile ilgili yazmış olduğum eski yazılara bir göz attım. Ne çok yazı yazmışız meğer.
Yeri gelmiş eleştirmişiz, yeri gelmiş alkışlamışız.
Eleştirdiğimiz konularda neredeyse tamamına yakınının, parti içindeki kişisel kavgalar ve kişisel çıkarlar olduğunu fark ettim.
Bugünlerde yaşanan ilçe başkanlığı krizi de bunun bir sonucudur. Rüzgar ekilen yerde fırtına biçilir.
Yaşanan bazı olaylar aslında herkesin gözü önünde cereyan eden ve en sonunda şiddetli bir boşanmayla biten zoraki evlilikler gibiydi.
Her şiddetli boşanmada zarar gören masum çocuklara döndü bu parti yıllarca. Büyükler kavga etti, fedakarca çalışan gençler seçim yenilgileriyle kaybetti umutlarını yıllarca.
Görmemiz gereken asıl gerçek de işte bu!
Bu partide bir sevgi ve saygı sorunu var. Uzun yıllardır var. İnsanlar birbirlerini sevmiyorlar. Birbirlerine saygı duymuyorlar.
Ortada büyük bir pasta var ve herkes aslında o pastadan bir dilim alma peşinde. Eğer pastaya elleri uzanıyorsa, göstermelik sevgi ve saygı var.
Eğer pastadan uzak düştüyse, yaramaz çocuklar gibi pastanın başındakileri çekiştirme ve kavga etme dürtüsü var.
Bakın size çok önemli bir şey söyleyeceğim.
Bu yazdıklarımı okuyanların büyük bölümü bana hak verecekler ama birçoğu ne yazık ki kendilerini eleştirdiğimi bildikleri halde üstüne alınmayacaklar!
Kimi eleştirdiğimi sormayın.
Çünkü bir değil, iki değil, üç değil, beş kişi değil. Eğer o kadar az olsaydılar bunlardan kurtulmak kolay olurdu.
Aslında asıl sorun kişiler değil. Biz en büyük hatayı, kişilerle uğraşarak ve suçlu arayarak düşüyoruz.
En büyük sorun, kişisel çıkarlara göre yapılan siyaset anlayışı.
En büyük sorun, kişilere bağımlı siyaset anlayışı.
Eğer bu iki hastalıktan kurtulamazsa bu parti, Gebze’de asla ve asla başarıya ulaşamaz. Geçtiğimiz yerel seçimlerde bu partinin üyeleri, kişilere bağımlı siyaset anlayışını sandığa gömmüştü ve adeta format atmıştı.
Aynı formatın, ‘kişiye ve kişisel çıkarlara bağlı siyaset anlayışı’ konusunda da yapılması gerekiyor.
Bu nasıl olacak peki?
Aslında bunun için sadece zaman gerekiyor.
Ve en büyük görev gençlere düşüyor.
Gençlerin dışında, şu anda CHP Gebze’de aktif siyaset yapan ne kadar isim varsa hepsinin gün gelip de sessizce kenara çekileceği, etkilerini tamamen kaybedeceği gün CHP Gebze’de tertemiz tohumların atıldığı gün olacaktır.
CHP Gebze’de şu anda siyaset yapan ve yapmayı düşünen gençlere sesleniyorum.
Ne olur, size yalvarıyorum!
Siz sakın bugünkü siyasetçiler gibi olmayın!
Şu anda birlikte siyaset yaptığınız, sözünü dinlediğiniz, ‘abi’, ‘başkanım’, ‘vekilim’ ya da başka sıfatlarla hitap ettiğiniz kişilere sakın benzemeyin!
Kişilere endeksli siyaset yapmayın. Gruplara ayrılmayın. Ötekileştirmeyin. Mezhep, yöre, dil, din, ırk, mahalle, semt ayrımına kesinlikle girmeyin!
‘Onlar kimlerle hareket ediyor, bunlar kimden yana?’ gibi cümleleri silin hafızalarınızdan!
Siz onlara benzedikçe, yarınlardan asla umutlu olamayız! Çünkü siz büyüdüğünüzde, eğer ‘onlar’ olursanız bugünkü kavgalar yarın da olacaktır.
Çoğu partiyi karıştıran, kavgalara sürükleyen, kişisel koltuk ve çıkarlar için ayak oyunları çeviren, birbirine düşman olan, nefret eden, saygı duymayan bu nesil siyasetten uzaklaştırılmalı.
Yeni genç nesil, kavga ve düşmanlıkla değil sevgi ve saygıyla siyaset yapmalı. Yaşadığı şehrin ve ülkenin sorumluluklarını bilmeli. Dayanışmayı, birlikte üretmeyi öğrenmeli.
Şu anda aktif görevdeki gençlerden Gökhan Orhan’a, Dilek Tan’a, Sinan Mert’e ve adını bilmediğim ama karınca gibi koşturan gencecik CHP’li yüreklere sesleniyorum.
Önümüzdeki yerel seçimler bir milat olsun. Partide artık gençlerin gücünü hissettirme zamanı gelmiştir. CHP Gebze’de artık gençlerin bir yenilik devrimi yapma zamanı gelmiştir.
Bu partinin, bu şehrin ve bu ülkenin geleceği size bağlı.
Hadi göreyim sizi…