Bugün 2020 yılının son günü.
Geride kalan her yılı kutlayarak uğurlarken, 2020 yılı buna bile izin vermiyor!
Geçen sene sevinçlerle ve umutlarla karşıladığımız 2020 yılı adeta bir kabus gibi çöktü üstümüze.
Mart ayından itibaren ülkemizde kendini gösteren koronavirüs kabusu ne yazık ki artarak bizi üzmeye devam ediyor.
‘Acaba yaz mevsimine kadar biter mi?’ diye korktuğumuz bu illet, değil yaz mevsiminde bitmesi, ne yazık ki katlanarak büyüdü ve şu anda çember o kadar daraldı ki?
Birkaç ay için bile çok diye düşünürken, tüm yılımız bu illet yüzünden resmen mahvoldu!
Bir yıla razı olmayı kabullenirken, 2021 yılında da bu kabusla baş etmeye çalışacağız gibi görülüyor.
2020 yılının bir an önce bitmesini iple çekerken, umarız 2021 yılı bize 2020 yılını aratmaz!
Dünya artık çok değişti. Belli ki dünya savaşları artık topla, tüfekle ve füzelerle yapılmıyor.
Görünen değil, görünmeyen düşmanlarla ve insanların içine yerleştirilen ölüm korkularıyla kontrol etme çağı başladı.
Görünen askerlerle değil, görünmeyen virüslerle savaşma çağındayız!
Şehirlerin askerlerle istilası yerine evlerin içine kadar yerleştirilen o büyük korkularla savaşılıyor artık.
İnsanların artık korkularla yönetilme çağındayız. Ölüm korkusunu yaşatıp, ölmemek için başka çılgınlıklar yaptırma dönemindeyiz!
Virüsün ilk ortaya çıktığı Çin’in ürettiği aşılarla bu virüsten kurtulmaya çalışılan tuhaf ve ironik bir dönem!
Zaten çok kötü olan ekonomik koşullar, koronavirüs yüzünden iyice bunaltmış durumda.
Hükümetin uyguladığı yanlış ekonomi politikaları nedeniyle hayat pahalılığı insanları iyice ezmeye başladı.
Eksik ve hatalı uygulamalar yüzünden koronavirüsü kontrol altına almak gittikçe zorlaşıyor.
Siyasetteki umutsuzluk, ekonomik buhranlarla birleştikçe insanların geleceğe yönelik umutları da azalıyor.
Sevdiklerimize sarılmayı, ellerini tutmayı, karşılıklı dost sohbetlerini, ev ve işyeri ziyaretlerini ne kadar özledik?
Sarılarak bayramlaşmaları, kalabalık bir ortama korkmadan girebilmeleri, her yanımıza geleni potansiyel hastalıklı görmemeyi ne kadar özlemişiz.
Alınan tedbirlerle paranoyaklık çizgisi birbirine karışmaya başladı. Dünya, yeni bir savaş çağında karanlık bir yolculukta adeta.
Ben bu çağı, virüs savaşları olarak nitelendiriyorum.
Ülkeleri ve toplumları da virüsle korkutarak kontrol altına alma, yönlendirme ve adeta bedenlerini teslim alma çağı olarak görüyorum.
İnsan hayatını kolaylaştırma ve hastalıklarına çare bulma diye bildiğimiz bilim ve teknoloji, katil eller tarafından sanki insan ırkını bir robota çevirmek ve istediği gibi yönetmek için kullanılıyor.
Korku ve kabuslarla geçen 2020 nihayet bitiyor.
2021’in, tüm bu kabuslardan kurtulduğumuz ve sevdiklerimize doyasıya sarılacağımız bir yıl olmasını diliyorum.
Önce sağlık, sonra her şey gönlünüzce olsun…