Türkiye’nin dört bir yanından 300’e yakın gazetecinin katıldığı çalıştayda yerel medyanın sorunları her yönüyle masaya yatırıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yerel medyayı en çok önemseyen ve sorunlarını en çok bilen siyasetçilerin başında geliyor.
Genel başkan yardımcılığını yaptığım Türkiye Gazeteciler Federasyonu olarak defalarca sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu Ankara’da ziyaret ettik, yerel basının yaşadığı sorunları içeren raporları ilettik, görüşlerimizi sunduk.
Her seferinde büyük bir dikkatle ve ilgiyle dinledi, notlar aldı.
Kaldı ki, gazeteci kökenli CHP’li milletvekillerinin sayesinde de yerel medyanın sorunlarına her yönüyle hakim birisi.
Çalıştayda yaptığı konuşmada da bunu açıkça gördük.
Medyadaki ayrımcılığı, medyaya karşı yapılan çifte standartları, yerel basının yaşadığı sorunları dile getirdi. Hem dört dörtlük saptamalar yaptı, hem de gazetecilere çarpıcı mesajlar verdi.
Tasarruf genelgesini eleştirdi, “Bir gazete almakla tasarruf olur mu?” dedi. Meclis kararlarının yerel gazetelerde yayınlanması gerekliliğini vurguladı.
RTÜK ve Basın İlan Kurumu’nun infaz kurumuna dönüştürüldüğünü söyledi, TRT’nin çifte standart uyguladığını belirtti.
Çürümeye karşı direnecek olanların gazeteciler olduğunu ifade ederken, “Burada bir çürüme var diyeceksiniz” cümlesiyle basının da cesur ve objektif olması gerektiğinin altını çizdi.
Konuşmalardan sonra salonu terketmedi. Sonuna kadar basın meslek kuruluşu temsilcilerini dinledi. ‘Bu kadar ayrışan bir medya yapısı…’ derken gazetecilerin kendi iç sorunlarının teşhisini de koydu aslında. Gerçekten de bu kadar çok örgütü olan ve bir o kadar da örgütsüz bir meslek grubu gazetecilik.
TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca, yıllardır çağrıda bulunuyor, “Gelin birleşelim” diye ancak bu sesi duyan yok! Hep birlikte güçlü bir ses yerine, küçük bir çatı altında ayrı bir ses olmayı tercih ediyor herkes.
Hatta Yılmaz Karaca’nın o çalıştayda dile getirdiği, havuz medyasından sonra şimdi de ‘esir olmuş basın örgütleri’ kendi menfaatlerini basın etik kurallarına ve var olma amaçlarına tercih ediyorlar.
Evet, yerel medya can çekişiyor. Her geçen gün sayıları azalıyor.
Yeni internet yasası da, yerel basını bitirmek için adeta kurulmuş bir tuzak gibi!
Hem çok fazla kadro zorunlulukları hem tıklanma mecburiyetleri ve ekonomik koşullar, yerel basını hem zor durumda bırakıyor hem de basın etiği açısından yerel basını yoldan çıkarmaya zorluyor!
Haberin gerçekliğinden çok, daha fazla tıklanma hedefi, okuyucuyu da her geçen gün medyadan uzaklaştırıyor, bunu görmek lazım.
Yıllardır yaygın basının tercih ettiği bu etik dışı yöntemler, tıklanma zorunluluğu nedeniyle yerel basının hastalığına da dönüşüyor her geçen gün.
Eskiden gazetelerin sahipleri gazeteciydi. Yaygın basında başlayan gazeteci olmayan medya patronları geleneği sonraları yerel medyada alışkanlık haline gelmeye başladı.
Gazete sahibi gazeteci sayısı her geçen gün azalmaya başladı. Sadece gazete sahibi değil, gazeteci olmayanların da gazete kadrolarında yer aldığına şahit oluyoruz.
Basın kartı olanların bir bölümünün gazeteci olmadığı gerçeğini zaten biliyoruz. Çünkü basın kartı komisyonunun büyük bölümü ne yazık ki yerel basını temsil etmeyen isimlerden oluşuyor.
Basın İlan Kurumu yerel gazetelere ‘kadro’ konusunda zorluk çıkardığı için, yerel gazeteler de kendince ‘uyanıklık’ yöntemi uyguluyorlar. Zorunlu kadroları, gerçekte çalışmayan ve dışardan isimlerle ‘çalışıyor’ gösteriyorlar.
Hatta sırf basın kartı almak ve gazeteci görünmek için dışardan sigorta bedelini ödeyenler var.
Türkiye’de genel anlamda basının sorunları var.
Bununla birlikte, basının kendi iç yapısında da büyük sorunlar ve çelişkiler var. Tarafsız ve objektif medyaya duyulan özlem bir yana, yaygın basındaki yandaşlık hastalığı yerel basına da sıçramış durumda.
Gazeteciler siyasetçiler tarafından sağa sola çekilmeye müsait bir meslek ama bu mesleği onuruyla yapanlar gerçeklik çizgisinden asla uzaklaşmazlar. Birilerinin güdümünde olmazlar.
İnternet teknolojisiyle çok daha geniş kitlelere ulaşılmayı kolaylaştıran sosyal medyanın güvensizliği karşısında, ‘güvenilirlik’, bir gazetecinin en güçlü silahı haline gelmiştir.
Bundan sonraki dönemde gazeteciliğin en büyük gücü de, çok okunmak değil, güvenilirlik olacaktır.
Sonuç olarak, gazeteciliğin her yönüyle masaya yatırıldığı ve gündeme getirildiği Marmaris’teki yerel medya çalıştayı çok verimli bir program oldu.
Marmaris Belediyesi’ne bu çalıştay programı için teşekkür ederken, bir sonraki programda ulaşım ve konaklamada yaşanan sorunları da çözmelerini diliyorum.
