İnsanlar yanlışa yanlış demeyi unuttu! Cümlelerinin ortasına ‘ama’ kelimesi koymaya başladı.
“Ama Ali Koç’un orada ne işi varmış?”
Sanki düşman topraklarından geçiyormuş!
Kafalardaki fanatiklik ve şiddet o kadar normalleşmiş ki, en küçük fırsatı saldırganlıklara bahane bulmak için kullanıyorlar!
Bir spor kulübü başkanının görevi, mağdur edilen taraftarlarının hakkını korumak ve savunmaktır.
Göztepe maçına giden Fenerbahçeli taraftarlar biletleri olduğu halde stada alınmamışlar, üstüne üstlük biber gazı yemişler.
Bazı taraftarlar stada giderken Göztepeli taraftarların saldırısına uğramış, formaları zorla ellerinden alınarak herkesin gözü önünde yakılmış! Polislerin gözü önünde küfürler yemişler.
Göztepe’de bunlar yaşanırken statta da devam etmiş.
Taraftarlarının tribüne alınmadığını öğrenen Fenerbahçe başkanı Ali Koç da, onlara destek olmak ve bu sorunu çözmek için güvenlik önlemleri altında oyuncuların çıkış tüneline doğru ilerledi.
Ali Koç’u gören Göztepeli taraftarlar da şişe ve yabancı madde yağdırmaya başladı. Daha önceden vukuatları olan bir saldırgan da Ali Koç’a saldırdı, yere düşürdü.
Şimdi asıl mesele şu?
Ali Koç’a şişe fırlatılmasını ve saldırılmasını yanlış bulmayanlar, Ali Koç’un orda ne işi olduğunu sorguluyorlar!
Ali Koç’un orada ne işi olduğunu söyledim; bir spor kulübü başkanının görevi, mağdur edilen taraftarlarının hakkını korumaktır. O da onu yapmaya giderken saldırıya uğramış.
Ne yapsaydı peki? Stadın dışından mı dolaşsaydı? Daha mı güvenli olurdu mesela?
Yani rakip takımın kulüp başkanı, gördüğü yerde saldırılması gereken ve öldürülmeye çalışılan bir kişi mi?
"Geçmiş olsun İzmir" pankartı açan kulübe ve başkanına misafirperverliğiniz ölesiye düşmanlık yapmak mı? Böyle hastalıklı bir anlayış mı olur?
Bu hastalıklı anlayışı savunanlar da kusura bakmayın ama aynı hastalıklı zihniyete sahip demektir!
Şiddet ve saldırganlığa ‘ama’ demeden yanlış demek çok mu zor?
Ali Koç’a saldıran F.Ö denen saldırgan daha önce de Göztepe-Altay maçında çıkan olaylardan sonra kasten adam öldürmeye teşebbüs suçuna yardımdan yargılanmış. Bu saldırgan kişi, akreditasyon kartıyla o stada nasıl girdi, asıl bunu sorgulayın!
Birkaç yıl öncesini hatırlayın, Göztepe-Altay maçında neler yaşanmıştı? Kaç insanımız yaralanmış, ölümden dönmüştü!
Hiç unutmuyorum birkaç yıl önce İstanbul’da Fenerbahçe-Göztepe maçı vardı. Biz de gazeteci İsa Turhan ve gazeteci arkadaşım Mesut Işık’ın küçük oğlu Arda ile o maça gitmiştik.
Fenerbahçe stadına yaklaştığımızda aniden Göztepeli taraftarların ellerinde taş ve sopalarla önüne gelene saldırdığını gördük. Yanımdaki o küçük çocuğa taş gelecek çok korktum. Ama o gün oradaki Göztepeli taraftarlardan tiksinmiş, İzmir’in kirli yüzü olarak görmüştüm.
Göztepe’nin bu taraftar zihniyeti güzel İzmir’e de güzel memleketime de yakışmıyor.
Yakıştıranlara da yazıklar olsun, ne diyeyim!