Seçimlere geri sayım başlamış.
6’lı masa adayını belirlemiş, 6 partinin genel başkanı imzasını atmış, pazartesi günü tüm Türkiye muhalefetin adayını öğrenecekken…
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ansızın tüm Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen açıklamalarda bulundu ve masadan ayrıldı.
Gerekçe ise, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı. Önerdiği isimler ise Kılıçdaroğlu’nun iki şehrinin belediye başkanı.
Bu hiç gerçekçi ve etik bir yaklaşım değil.
Eğer adayın ismi konusunda tereddüt var ise dün neden o imzayı attınız? Kaldı ki, Kılıçdaroğlu’nun olmasının ne gibi olağanüstü zararları olabilir?
Meral Akşener’in bu tutumu, şuna benziyor. Düğün tarihi belli olmuş, masaya oturup imzayı atmışsın, ama ansızın vazgeçiyorsun!
Zaten bu açıklamaların ardından İYİ Parti’den istifalar yağmur gibi yağmaya başladı.
İYİ Parti’yi meclise taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Akşener de her fırsatta bu durumu minnettarlıkla karşılamıştı!
Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili, ‘Neden aday olmalı?’ diyenlere elbette cevaplarım var. Ancak aynı soruyu ben karşımdakine, ‘Neden aday olmasın?’ diye sorduğumda tatmin edici yanıtlar alamıyorum.
‘Neden aday olmalı?’ sorusunun yanıtından önce bir konuda hemfikir olmalıyız. Yakın siyasi tarihimize baktığımızda, Türkiye’de sol seçmenin ya da CHP’nin oy oranı ne kadar?
CHP bugüne kadar tek başına iktidar olabilmiş mi? Hayır.
Bu gerçeği gören Kemal Kılıçdaroğlu yıllardan beri ‘ittifak’ çalışmasını boşuna yürütmüyor.
Bu ittifak işe yaradı mı? Yaradı.
2019 seçimleri bunun en güzel örneğidir.
Daha önce Ak Parti’nin kazandığı büyükşehir belediyelerini CHP kazanmadı mı? Kazandı.
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya gibi Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan büyükşehir belediyelerini CHP’li belediyeler yönetiyor.
2019 seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısız olduğunu söylemek siyaset ve matematik bilmemektir!
Diyeceksiniz ki, genel seçimleri neden kazanamadı?
Yukarıda vurguladım, tek başına CHP’nin oy oranı zaten tek başına iktidar olmaya yetecek kadar yüksek değil.
Kılıçdaroğlu da bu gerçeği görerek Millet İttifakı’nı oluşturdu. O ittifakı her kesime yayarak ve genişleterek büyük bir güç kazandırdı.
Siyasi yelpazenin her kesiminden farklılıkları büyük bir sabırla ve uyum içinde yönetti.
Bu kadar farklı siyasi partinin kendi dinamiklerini kontrol etmek, bir arada tutabilmek kolay mı? Değil işte, sebebi de ortada!
Meral Akşener’in bu tutumunun arkasında gerçekte ne var elbette bilemeyiz ama yakın siyasi tarihimiz Recep Tayyip Erdoğan’a esip gürleyen ve daha sonra yardımcılıklarını yapan parti liderlerini de gördü diyerek yazımı sonlandırayım.
