GÜNDEM
Giriş Tarihi : 20-02-2023 15:48

Levent Altun yazdı

Levent Altun gündemdeki konuyu değerlendirdi

Levent Altun yazdı

Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’nun, ‘Deprem bölgesinden gelenleri işe almayın’ sözü günlerdir gündemde.

Meclis toplantısında yaptığı uzun konuşmanın en son cümlesine kondurduğu bu ifade, iletişimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı.

Saatlerce doğru analizler yapmış olsanız da, böyle bir cümleden sonra o analizlerin hiçbir önemi kalmaz çünkü herkes sadece bu cümleye odaklanır.

Özellikle gazeteciler ‘merak uyandıran’ ve çok okunması muhtemel açıklamaları ön plana çıkarırlar.

Hele ki açıklamaların içerisinde, ‘sansasyon’ yaratıcı ifadeler varsa…

Ayhan Zeytinoğlu’nun düştüğü durum da tam olarak budur.

Önce cümlenin tamamına bir bakalım;

“Deprem bölgesi, Türkiye ekonomisine katkı veren önemli bir bölge. Odalar birliğimizin kararı da o bölgenin ayakta kalması için bölgenin çalışanlarının o bölgede kalması. Zaten etnik yapısı zor olan bölge. Oradaki yerleşik insanları da buraya göç ettirerek demografik yapıyı değiştirmemek adına orada konteyner ve geçici konutlarla desteklenmesi gerekiyor. Konteyner konusunda bizlerin gayretli olması ve çalışan nüfusun bulunduğu yerde muhafaza edilmesi çok önemli. Çalışan nüfusu buraya getirmememiz lazım. Sizlerden ricam deprem bölgesinden gelenleri işe almayın.”

Şimdi size soruyorum; son cümleyi çıkarın ve tekrar okuyun.

Ayhan Zeytinoğlu’nun söyledikleri yanlış mı?

Ayhan Zeytinoğlu çok doğru bir konuyu çok yanlış bir cümle ile bitirmiş!

İnsanlarımızın gazete okuma alışkanlığı da sadece haber başlıkları olunca, ‘Depremzedeleri işe almayın’ cümlesinin nasıl değerlendirileceği de ortada.

Vatandaş algısı neyse de ben Ak Partili Kocaeli milletvekillerinin yorumlarına şaşırdım.

Galiba onlar da sadece haberin başlığını okumuşlar!

Ben cümlenin en sonu ile ilgilenmiyorum.

Ayhan Zeytinoğlu’nun söylemeye çalıştığı ama bir cümle ile güme giden asıl sorunu görmemiz gerekiyor.

Elbette her vatandaşımızın Türkiye’nin herhangi bir şehrinde yaşaması ve çalışması anayasal bir hakkıdır elbette buna hiç kimse karışamaz.

Konumuz bu değil. Ama bu ülkeyi yönetenler, ülkemizin her yerinden sorumludurlar. Eğitiminden, sağlığından, güvenliğinden, barınmasından, istihdamından…

Devlet eğer ekonomi politikalarını yönlendirmediğinde nasıl bir sonuçla karşılaşıyoruz?

İşte yaşadığımız şehir Kocaeli ve komşumuz İstanbul gibi bir sonuç!

Sanayinin başkentiyiz, Türkiye’nin en zengin şehriyiz ama gerçekte bu şehirde yaşayanlar zengin ve ferahlık içinde mi yaşıyor?

Çarpık ve yoğun sanayinin beraberinde getirdiği hava kirliliği, trafik keşmekeşi, yeşil alan azlığı…

Kilometrelerce sahilimiz var, kaç metresinde yüzülebiliyor? Çocuklarımızın sokakta oynayabileceği yeşil alan var mı?

Bir zamanlar ova olan ilçelerimizde boya, demir çelik ve kimyasal maddeler üretiliyor. Yollar kamyon ve tır dolu.

Sabahları servis trafiği tüm şehri felç ediyor. Gündüz araçları park edecek yer yok.

Diğer tarafta ise iş imkanı olmadığı için göç nedeniyle kaderine terk edilen köyler, şehirler…

Bireyler kendi tercihlerinde özgürdür ama devlet ekonomik planlamayı yapmakla yükümlüdür.

Ben şimdi ‘sanayi istemiyorum’ desem doğru olur mu? Bu cümleyi, ‘Bu bölge sanayiye doydu’ dersem daha iyi ifade etmiş olurum.

Elbette biz depremzedelere sahip çıkacağız, çıkıyoruz da. Bir yandan devlet depremde yıkılan şehirlere sağlam konutlar yapacak diğer yandan depremde evini barkını kaybeden oradaki insanlarımıza yeni bir hayat kurulacak.

Hatay’dan, Kahramanmaraş’tan, Adıyaman’dan gelip de burada çalışmak isteyenlere ‘gidin’ diyemez hiç kimse.

Ama bu insanlarımızı Hatay’da, Kahramanmaraş’ta ve Adıyaman’da tutmak için de devlet ne gerekiyorsa yapmalı.

Bu konuya böyle bakmak lazım.

Sadece bir cümleye odaklanırsak, haber başlıklarını okuyup ne yazdığına bakmayan insana döneriz biz de…

AdminAdmin