GÜNCEL
Giriş Tarihi : 16-08-2019 08:45

20 yıldır somut bir adım atılmadı!

20 yıldır somut bir adım atılmadı!

17 Ağustos depreminin yıldönümünde inşaat mühendislerinden çarpıcı olduğu kadar uyarı niteliğinde açıklama. İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Kahraman Bulut, nüfusumuzun yüzde 70ini barındıran 11 büyük kent, büyük sanayi kuruluşlarımızın yüzde 75i deprem tehlikesi altında olduğuna dikkat çekerek gelinen süreçte ne sorunların değiştiği ne de güvenli yaşam kuracak adımların atıldığını açıkladı. Bulut, ruhsatlı ya da ruhsatsız binaların kayıt altına alınması gerekçesiyle çıkarılan "İmar barışı" ile yapıların depreme dayanıklılığı hususunun vatandaşa bırakılmasının yeni yıkımlara davetiye çıkarmakta olduğunu ifade etti.

Üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen!

İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Kahraman Bulut, konu hakkında yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi;’’Ülke tarihinin en büyük ve sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan Marmara Depreminin üzerinden 20 yıl geçti. 20 yıl önce bugün merkez üssü Gölcük olan ve beraberinde tüm Marmara bölgesini etkileyen 7,4 şiddetindeki deprem binlerce insanımızın ölümüne, yaralanmasına ve milyarlarca liralık ekonomik kayba sebep oldu.Bilançonun yol açtığı acı, depremin toplumsal travma haline gelmesine neden olmakla kalmadı, başta yapı üretim süreci, mevcut yapılar, kentleşme politikası, afet sonrası önlemler, mevzuat olmak üzere yetersizliğimizi, hatalarımızı gün yüzüne çıkardı. Görmezden gelinen, yok sayılan sorunlar dramatik bir olayla varlığını hissettirdi. Ülkemiz bir deprem ülkesidir; küçük-büyük depremlerle kendisini bize hatırlatan Büyük Marmara Depremi ise adım adım yaklaşmaktadır Topraklarının ve nüfusunun büyük bir bölümü deprem tehlikesi altındadır. Türkiye topraklarında 1900`lü yılların başından günümüze otuza yakın büyük ölçekli deprem meydana gelmiş ve resmi kayıtlara göre 100 bin civarında insan hayatını kaybetmiştir. Nüfusumuzun yüzde 70ini barındıran 11 büyük kent, büyük sanayi kuruluşlarımızın yüzde 75i deprem tehlikesi altındadır.

Planlı yapı ve denetim sistemi şart

 Yapı stoku güvenli ve sağlıklı olmaktan uzaktır; pek çoğu kaçaktır, ruhsatsızdır ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiştir. 20 milyon civarında bulunan yapı stokunun büyük oranda yenilenmesi, güçlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Kaldı ki deprem sonrası açığa çıkmıştır ki, ülkemizde sağlıklı yapı envanteri de yoktur.Depremler olacak, olmaya da devam edecek;  bu kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak depremlerin afete dönüşmesini engellemek, zararlarını azaltmak mümkündür. Bir doğa olayı olan depremin, doğal afete dönüşmesini önlemenin yolu, planlama-kentleşme ve yapı denetim sisteminden geçmektedir.

İmar afları yeni ykımlara davetiye çıkartmakta

İmar afları, daha önceki uygulamaların da gösterdiği gibi zaten sıkıntılı bir durumda olan yapı stokuna, yeni kaçak yapıların eklenmesine gerekçe oluşturmaktadır. Son olarak ruhsatlı ya da ruhsatsız binaların kayıt altına alınması gerekçesiyle çıkarılan "İmar barışı" ile yapıların depreme dayanıklılığı hususunun vatandaşa bırakılması yeni yıkımlara davetiye çıkarmaktadır. Yapılması gereken, insanların sağlıklı konutlarda yaşamasını sağlamak için yapı stokunu güvenilir, dayanıklı duruma getirmek ve bunu sağlayacak düzenlemeleri yapmaktır; kaçak yapıları affetmek değildir.

Güvenli ve sağlıklı yapılaşma mümkün

Odamız yıllardan bu yana, deprem tehlikesi ve deprem önlemleriyle ilgili; mevzuattan yapı üretim sürecine kadar geniş bir yelpazede görüş ve önerilerini defalarca kamuoyuyla paylaşmış, raporlar hazırlamış, ilgili bakanlıkların düzenlediği bilimsel içerikli etkinliklere katılarak değerlendirmelerde bulunmuş, toplum yararına gördüğü her türlü girişime destek verip katkı sağlamış, kendi olanakları çerçevesinde deprem ve ilgili konular bağlamında çok sayıda bilimsel-mesleki etkinlikler, meslek içi eğitimler düzenlemiş, depremin unutulmaması ve duyarlılığın artırılması amacıyla kitlesel eylemler, yürüyüşler organize etmiştir. Şu nokta özellikle vurgulanmalıdır. İnşaat mühendisliği her zeminde ve her şart altında güvenli ve sağlıklı yapılaşmanın mümkün olduğunu kanıtlayan bir bilim dalıdır. Odamız da, doğrudan insan hayatıyla ilgili üretimde bulunan meslek mensuplarının tek ve merkezi 
örgütü olarak, inşaat mühendisliği hizmeti almadan yapı üretilmesine karşı çıkmakta, nitelikli olmayan projelere izin vermemekte ve kamu yararı gözetmeyen projelere karşı hukuki alanda mücadele etmektedir.

Türkiye Depreme Hazır Mı?

Bu soruya ne yazık ki olumlu yanıt veremiyoruz. Konunun birinci derecede muhatabı olan bir mesleğin mensupları olarak, depremlerin yıl dönümlerinde sorunları yeniden sıralamanın, çözümü bir kez daha tartışmaya açmanın haldeki durumumuzu özetlediğinin farkındayız. Ne sorunlar değişiyor ne de güvenli yaşam kuracak adımlar atılıyor. Biz inşaat mühendisleri geleceğe endişeyle değil, güvenle bakmak istiyor ve bu istediğimizin her daim arkasında olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz. Çünkü toplumsal duyarlılığımız, yaşamın kutsallığına olan inancımız, bilimsel, mesleki gerçeklikler bunu gerektiriyor. Türkiye, başta deprem olmak üzere afete dönüşebilecek pek çok doğa tehlikesine açık bir ülkedir. Son zamanlarda, iklimdeki dalgalanmalara bağlı olarak meydana gelen ani yağışlar, seller, fırtınalar, hortumlar ve heyelanlar bu afet çeşitliliğinin birer göstergesidir.

Özetle “Afet”, bir doğa olayının kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır. Doğanın kendi kuralları her zaman işleyecektir. Önemli olan yaşanacak olayları afete dönüştürmeyecek yapıların üretilmesi ve sağlıklı çevrenin yaratılmasıdır.




AdminAdmin