GÜNDEM
Giriş Tarihi : 14-02-2023 16:10

14 Şubat ve gerçek bir aşk hikayesi...

14 Şubat ve gerçek bir aşk hikayesi...

Bugün 14 Şubat yani sevgililer günü. Size bugün gerçek bir aşk hikayesi anlatacağım. Geçmiş bir zaman değil, şu anda. O kadar taze ki, ortaya saçtığı duygular ruhumu ürpertiyor ama kalbimi ısıtıyor.

O kadar acıklı ama bir o kadar da sıcacık.

Gebze Fatih Devlet Hastanesi’nin 3. Katındaki yoğun bakım servisinin önündeyiz. Buzlu camlardan içerisi görünmüyor ama içinde ölümle pençeleşen insanların olduğunu biliyoruz.

Beyin kanaması geçiren meslektaşımızın bir an önce iyileşmesini bekliyoruz.

Başka insanlar da var, yakınlarından güzel haber bekliyorlar.

Bankta oturuyoruz. Gözlerini yoğun bakım ünitesine dikmiş bir genç kadın var yanımda. Ellerini birleştirmiş, gözleri dolmuş bir şekilde öylece duruyor.

İçeride yaşam mücadelesi veren o meslektaşımızın eski sevgilisi.

Sevgilinin eskisi olmazmış, bunca hayatımda bunu yeni öğrendim!

Belki de kimseyi bu kadar sevmediğim için. Belki de kimse beni bu kadar sevmediği için, bilmiyorum.

7 yıl önce tanışmışlar, bir süre sonra birbirlerini sevmişler. Aşık olmuşlar.

Hatta ‘evlenirler’ diye konuşurduk arkadaşlarla biz bize sohbet ederken. Evlenme aşamasına da gelmişler ancak başka başka sorunlar yüzünden olmamış, ayrılmışlar.

Birbirini seven insanlar ayrılsalar da birbirlerini sevmekten vazgeçmezler ya…

Ne kadar kavga etseler de, konuşmasalar da…

Sevgi insanın en derin yerinde, kendinizin bile çıkarmaya gücünüzün yetmeyeceği bir yerde…

Sormaya da korkuyorum, söyleyeceklerini duymaktan da…

“Ne güzel bir insansın sen böyle” diyorum. Eski sevgilindi ama hep buradasın. Doktorlardan bilgi alıyorsun, ailesiyle ilgileniyorsun, onlara yardım ediyorsun. Saatlerce hastane koridorlarında koşturuyorsun.”

Yutkundu bir süre. Sonra, “Seviyorum” dedi, dudakları titreyerek. Gözlerinden sarkan masum bir damla gözyaşı yanaklarına düştü.

“Yeter ki çıksın yoğun bakımdan, iyileşsin. Başka bir şey istemiyorum” dedi.

“Benimle bir daha konuşmasa da olur, onu hiç görmesem de olur ama yeter ki iyileşsin” diye ekledi.

Sevgiyi başka türlü tarif edemezdim artık. Bu sözlerin üstüne başka söz söylemek olmazdı.

Hele ki, yılın bir gününe sığdırılan, kapitalist sistemin tüketim ve süslü pazarlama çılgınlığına teslim edilmişken aşklar…

Herkesin ağzında, biraz çiğnedikten sonra tadı kaçınca tükürülen şekerli bir sakız gibi olmuşken aşk kelimesi…

Ayrılınca birbirine düşman olurken insanlar, kötülük ederken, intikam almaya çalışırken, beddua ederken…

Aşk, yoğun bakım ünitesinin önünde eski sevgilisinin yaşaması için gözyaşı döken ve onun için işini gücünü bırakıp kendini paralayan o kadının kalbinin içindekilerdi…

Ne mutlu böyle insanlar var, böyle aşklar…

Dualarımız hep seninle, sevgili meslektaşım.

Sana ne mutlu ki, bu hayatta gerçek aşkı bulmuşsun…

AdminAdmin